Aile şirketlerinde aileye mensup çalışanların maaşları aşağıdaki kriterlere göre belirlenebilir. Maaşların belirlenmesinde iki nokta önemlidir. Bunlardan birincisi aile mensuplarının şirkette fiilen görev alıp almadıkları, ikincisi ise icrai görevlerde bulunup bulunmadıkları. Aile mensupları iki gerekçeyle maaş alabilirler. Birincisi şirkette veya bir departmanda fiilen görev yapmaları, diğeri ise sadece aile mensubu olmak, ortak olmak. Her iki durumda da farklı ücretlendirme yapılmalıdır.
Aile bireylerinin fiili görev alması durumu; aileye ait şirkette fiili bir görev alan aile mensubunun maaşını belirleyen kriter, aile mensubu olması değil, yaptığı işin niteliğidir. Bir şirketi veya bir departmanı yönetiyor olmak ile şirkette veya bir departmanda çalışıyor olmak da ücret farklılaşmasına neden olmaktadır. Buradaki en önemli kriter ilgili kişinin aileye mensup olması değil, üstlendiği görevin önemidir. Burada göz önünde bulundurulacak nokta aile mensubu kişinin üstlendiği bu göreve, dışarıdan bir çalışan alındığında ne kadar ücret ödeneceğidir. Bir örnekle açıklamak gerekirse şirketlerden birini genel müdür ve/veya şirket müdürü sıfatıyla yöneten bir aile mensubunun maaşı ve varsa diğer sosyal hakları belirlenirken, bu görevin gerektirdiği sorumluluk ve ciddiyeti karşılayabilecek bir ücret düzeyi belirlenmelidir. Söz konusu bu göreve, aile dışından bir yönetici atayacak olursak ödeyeceğimiz maaş ve sağlanacak sosyal haklar ne ise aile mensubu çalışan için de aynı maaş düzeyi ve sosyal hak belirlemek durumundayız. Yani tekrar etmek gerekirse buradaki maaş belirleme kriteri akrabalık ilişkileri değil, yüklenilen sorumluluk düzeyidir. Eğer aile mensubu çalışan bir şirketi değil de satın alma gibi, muhasebe gibi bir departmanı yönetiyor ise maaş ve varsa diğer sosyal haklar belirlenirken yine üstlendiği görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde bir düzenleme yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki burada maaş ve sosyal hakların belirlenmesindeki kriter ancak ve ancak üstlenilen görev ile ilişkilidir. Şirket içinde aktif çalışan aile mensupları ile şirkette aktif görev almayan aile mensuplarının kazançları da doğal olarak farklılık gösterecektir. Eğer aile mensubu kişiler aileye ait şirketlerde veya departmanlarda aktif/icrai bir görev üstlenmiyorlar sadece yönetim kurulu, icra kurulu, denetim kurulu gibi üst yönetim kurullarında başkan veya üye sıfatıyla görev alıyorlarsa bu durumda da ücretlendirmede farklılıklar olacaktır. Eğer bir aile mensubu hem şirketlerde aktif görev alıyor, hem de yönetim kurulu, icra kurulu, denetim kurulu gibi üst yönetim kurullarında görev alıyor ise yani bir başka deyişle şirket içinde birden çok görev ve sorumluluğa sahip ise bu durumda da belirlenecek ücret diğer aile bireylerinden farklı olacaktır. Örneğin; aile mensubu bir çalışanın birinci görevi şirketlerden birinde genel müdürlük/şirket müdürlüğü olsun. Bir kere bu kişi şirket üst düzey yöneticisi olarak bir maaş alacaktır. Bu kişi aynı zamanda tüm aile işletmelerini yöneten, strateji hazırlayan, bu stratejilerin sağlıklı yürütülmesini kontrol eden ve denetleyen icra kurulunda da üye olsun. Ve hatta icra kurulu başkanı olsun. Bu durumda söz konusu çalışan, aile meclisine karşı ikinci bir görev ve sorumluluk almış olacağından bu görevi için de belli bir ücreti hak etmiş olacaktır. Sonuçta bu aile mensubu çalışan, bir genel müdür/şirket müdürü olduğu için, bir de icra kurulu başkanı olduğu için bir ücret alacak ve varsa bu statüye uygun belirlenen sosyal haklardan faydalanacaktır. Şirketlerde fiili olarak çalışan ama icra veya yönetim kurulunda görev almayan bir aile mensubu çalışana göre daha fazla sorumluluk aldığından doğal olarak diğerlerine göre bu kişinin geliri de daha fazla olacaktır.
Sadece aileye mensup olmak, şirket ortağı olmak durumu; bu durumda belirleyici kriter şirkette üstlenilen aktif görev ve sorumluluklar değil, akrabalık yada ortaklık ilişkisidir. Bu durumdaki aile mensupları, eğer şirket ortağı değil sadece aile mensubu ise kazanımları farklı olacak, aynı zamanda şirket ortağı ise kazanımları farklı olacaktır.
Her iki durumda da uygulanacak maaş, sosyal hak, huzur hakkı, ortaklık payı, aktif çalışmayan aile mensuplarına ödenecek ücretler hepsi aile meclisinde yapılacak görüşmelerle belirlenecektir.
Aile bireylerinin kazanımlarının belirlenmesinde en az sıkıntı yaratacak yöntem, aile meclisinde bu konunun tartışılarak ortak bir karar alınmasıdır. Bu durumda ilerleyen süre içinde hiçbir aile üyesi durumdan şikayet edemeyecektir. Kararlar alınırken baskıcı bir yöntem değil, demokratik ve açık bir toplantı yöntemi uygulanmalı, fikri olan tüm aile mensuplarından fikirleri alınmalı ve bunlar üzerinde ortak bir noktada buluşulmalıdır. Aile meclisi şirket yönetim kurulu ya da icra kurulunda görevli olan üyelere ödenmesi gereken huzur hakkını belirlemelidir. Bu ödenecek tutar sembolik bir aylık rakam olabileceği gibi toplantı başına ödenen bir sembolik rakam da olabilir. Ya da tam profesyonel bir anlayışla yönetim kurulu ya da icra kurulunun getirdiği sorumluluk ve statü farkını yansıtan bir ücret olabilir. Kurul üyelerine ödenecek ücret ve tanınacak sosyal haklarla icra kurulu başkanı ve başkan yardımcısına ödenecek ve tanınacak sosyal haklar doğal olarak farklılık gösterecektir. Kurul üyelerine ödenecek ücret ile kurul başkan ve başkan yardımcılarına ödenecek ücretler az da olsa farklılık göstermelidir. Burada maaştan ziyade bazı sosyal haklarda farklılıklar yapılabilir; mesela başkan ve başkan yardımcısına belli tutarda temsil ağırlama, ziyaret, hediye… vs. gibi harcanmak üzere bir tutar ayrılabilir. Burada amaç, şirketi üçüncü şahıslara karşı temsil ederken gereğinin yapılmasını sağlamaktır.
Şirket yönetiminde aktif rol alan aile mensupları için ödenecek ücretler ve sağlanacak sosyal haklar ise yönetim/icra kurulu tarafından yine üyelerin ortak kararıyla belirlenebilir. Buradaki belirleyici kriter kişilerin üstlendikleri sorumluluk, yetki ve görevin özellikleridir. Şirket müdürü yada genel müdür ise ödenecek ücret ve sağlanacak sosyal haklar buna göre, şirket içinde bir departman yöneticisi ise buna göre, sadece şirkette çalışan bir eleman konumunda ise buna göre belirlenecektir. Buradaki belirleyici “eğer bu göreve dışarıdan bir çalışan alsa idik ne kadar maaş öderdik?” sorusudur. Bu noktada bir anlamda görevin gerektirdiği yetkinlikler, deneyim ve performans devreye girmektedir. Bu şekilde görev alan kişiler için yönetim/icra kurulu karar alarak aile meclisine onaylatabilir. Alınan bu kararın aile meclisine onaylatılması da ileride yaşanması muhtemel problemleri ortadan kaldıracaktır.
Şirket içinde aktif görev almayan, yönetim ve icra kurulunda görevi de olmayan aile mensupları için ise belirlenecek ücret, ortak olup olmadıkları ve içinde bulundukları sosyal duruma göre belirlenir. Bir aile mensubu ne şirkette aktif bir görev, ne de yönetim ya da icra kurulunda aktif bir görev almamışsa ve hatta şirket ortağı da değil ise bu durumda bu kişiye ödenecek ücret sadece aile mensubu olması sıfatıyla olacaktır. Tabi burada başka kriterler devreye giriyor. Bu kişi yaşı ve deneyim eksikliği nedeniyle görev alamamış olabilir, halen öğrenci olabilir ya da evlenmiş bir kardeş olabilir. Bu durumda sağlanacak haklar da yine aile meclisi tarafından belirlenecek ve uygulamaya alınacaktır. Yine aynı aile mensubu zaman zaman şirkette aktif çalışıyor ise bu durumda üstlendiği göreve uygun bir maaş, çalıştığı süre boyunca ilgili şirket tarafından ödenmelidir. Yani bu göreve dışarıdan bir kişiyi aldığında ödeyeceği maaş ne ise o kadar bir maaş ödemelidir. Eğer aile üyesi hiçbir şekilde şirketlerde aktif görev almıyor ve sadece şirket ortağı olarak bulunuyor ise bu durumda şirketin yıllık karı üzerinden hissesi oranında bir kar payı ödenebilir. Ancak buda yine yönetim/icra kurulu kararı ve aile meclisi onayıyla yapılmalıdır. Şirket o yıl kar dağıtımına karar vermeyip, yatırıma yönelebilir. Aile meclisi kararı olmazsa bu gibi durumlarda sorun yaşanması kaçınılmazdır.
Bunların dışında şirketlerin performansını, verimliliğini ve sonuçta karlılıklarını arttırmak için bazı teşvik sistemleri de uygulanabilir. Ancak bu tamamlayıcı unsurlar tamamen yönetim / icra kurulu önerisi ve aile meclisi kararlarıyla hayata geçebilecek uygulamalardır.
Unutulmamalıdır ki aile şirketlerinde kurumsal kimlik tam olarak oturmadan bazı konularda yol almak oldukça zordur. Bu nedenle alınacak her türlü kararın arkasına aile meclisinin ortak iradesi konmalıdır. Aile meclisinde ortak irade ile alınan kararlara süreç içinde gelmesi muhtemel itirazlar bir şekilde bertaraf
edilebilir. Aksi durumda ise maalesef bu kararlar uygulanmaya başlandığında bazı aile mensupları tarafından protestoyla karşılanacağı için, aile içinde ciddi problemler yaşanabilecektir. Hep ifade ettiğim gibi bu konuda da olmazsa olmaz şart, ortak akıl ve alınan kararları her ne olursa olsun sonuna kadar savunmaktır. Bu şekilde kararların arkasında sıkı bir şekilde durulursa ancak o zaman kurumsallaşma sürecinde bir adım daha atılmış olur.
Bülent Orta
Stratejik Yapılandırma Danışmanı
Türev Danışmanlık Grup Başkanı
Yorumlar
Yorum Gönder