Yapılan araştırmalar göstermiştir ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kurulu şirketlerin % 97’si küçük ve orta boy işletmedir. Yine bu işletmelerin % 95’i aile şirketi özelliği taşımaktadır. Aile şirketlerini çok ortaklı şirketlerden ayıran en önemli kriter ortakları arasındaki kan bağıdır.
Aile şirketlerinin sahip olduğu kurum kültürünü etkileyen en önemli etken, şirket kurucusu ailenin kendine has kültürü, yapısı, gelenekleridir. Toplum olarak geleneksel aile yapımızın şirkete taşınması sonucu, maalesef bazı olumsuzluklar da şirket çatısı altına taşınmış oluyor. Her şeyden önemlisi, bu geleneksel aile kültürünün şirkete uygun adaptasyonudur. Aile ilişkileriyle iş ilişkilerinin, aile ile şirketin ayrı tutulmasının başarılması, aile şirketlerinde yaşanması muhtemel pek çok problemi ortadan kaldırmaktadır.
Aile şirketlerindeki bu akrabalık ilişkileri özellikle şirketlerin kuruluşu yıllarında avantaj olarak değerlendirilirken, ileriki yıllarda dezavantaja dönüşmektedir. İşlerin genişlemesi, iş süreçlerinin karmaşıklaşması, şirketi daha iyi yönetme ihtiyacının ortaya çıkması gibi nedenlerle sıkıntılar yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamaktadır. Bu süreç aslında çöküşün ya da krizin de habercisidir.
Peki bu gidişat aile şirketlerinin kaderimidir?
Tabi ki bu aile şirketlerinin kaderi olamaz. Ancak bu kaderi değiştirmek için aile şirketleri de diğer kurumsallaşmasını tamamlamış şirketlerde olduğu gibi bazı olmazsa olmazları hayata geçirmek durumundadırlar. Aile şirketlerinin bu kaderi değiştirmelerinin ilk adımı kendilerini yeniden yapılandırarak, kurumsallaşma sürecine girmeleriyle atılmış olacaktır.
Aile şirketlerinde kurumsallaşma dendiğinde aklımıza iki ana konu gelmektedir. Bunlardan birincisi şirketin kurumsallaşması, ikincisi ise ailenin kurumsallaşmasıdır. Şirketin kurumsallaşması dendiğinde kısaca, şirkete uygun organizasyon yapısının belirlenerek görev, yetki ve sorumlulukların tanımlanması, iş akışlarının ve süreçlerin belirlenmesi, şirketin genel hedef ve amaçlarının tanımlanması, işlerin istenildiği gibi gitmesi için gerekli yazılı kuralların belirlenmesi olarak tanımlanabilir. Ailenin kurumsallaşması dediğimizde ise şirketi oluşturan aile bireylerinin kendi içlerinde ve aile–şirket ilişkilerinde uyması gereken kuralların belirlenmesi, aile bireylerinin bu belirlenen kurallar çerçevesinde şirket ile olan ilişkilerini yürütmesi olarak ifade edebiliriz. Aile bireylerinin birbirleriyle ve şirketle olan ilişkilerini düzenleyecek kurallar bütününü de aile anayasası olarak tanımlamak mümkündür.
Aile şirketlerinin en zayıf noktası olan, aile ve şirket ilişkilerinin düzenlenebilmesi, iki kavramın birbirinden ayrı değerlendirilmesi, gelecek kuşakların şirket içinde hangi prosedüre göre görev alabilecekleri, hissedarlık ve hisse devri ilişkilerinin neye göre belirleneceği gibi pek çok düzenleme, aile anayasası kapsamında yerini almaktadır.
Aile anayasası, aile yapısını, şirket dışında kurumsallaştıran bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla ailenin tüm bireylerinin ortak aklıyla hazırlanan aile anayasası, ailenin değer yargılarını ve hassasiyetlerini içeren bir metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile anayasasının hazırlanmasındaki en önemli amaç, aileye kurumsal kimlik kazandırarak, şirketin geleceğini sağlıklı bir şekilde tasarlayabilmektir. Aile anayasası başlıca, ailenin amaçları, hedefleri ve değerlerini; gelecek kuşakların şirkette görev alırken hangi aşamalardan geçeceğini; hisse devri ve ortaklık ilişkilerini; aile içi uyum ve barışın bozulmaması için gerekli kurallar gibi konuları kapsamaktadır.
Aile anayasasının belirlendikten sonra hayata geçirilebilmesi başlı başına bir sorundur. Aile şirketlerinde aile bireyleri arasında yaşanılan en büyük sorunlardan biri de belki de diğer sorunların tetikleyicisi de aile üyeleri arasındaki iletişimin giderek zayıflamasıdır. İşte bu iletişimsizliğin önüne geçebilmek için “aile meclisi ya da aile konseyi”nin oluşturulması ayrıca önem arz etmektedir. Dünyada pek çok aile şirketi bu iletişim eksikliğini gidermek için kendi aile meclislerini oluşturma eğilimindedirler. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok aile şirketi aile meclisi oluşturma ve buna bağlı olarak aile anayasası oluşturma çalışmalarını yürütmektedirler.
“Aile meclisi ya da aile konseyi”nin oluşturulmasının amacı, aile üyeleri arasında iletişimi, paylaşımı güçlendirerek, aileyi bir amaç etrafında tek çatı altında buluşturmaktır. Aileye mensup kişilerin katılımıyla yapılacak olan aile meclisi toplantılarında, toplantıya katılan aile üyelerinin görüşleri kıdem ya da yaş gözetilmeksizin dinlenilecek, aile üyeleri arasında var olan anlaşmazlıklara çözüm yaratılacak ve tüm bilgilerin paylaşılmasıyla aile üyeleri arasındaki bilgi eksikliği giderilmiş olacaktır. Aile meclisi sadece şirketin aktif yöneticilerinden yani icracılardan değil tüm aile üyelerinden oluşmaktadır. Aslında aile meclisi ailenin yönetimiyle ilgili bir üst kuruldur. Şirketin yönetimi ise “yönetim kurulu” ya da “icra kurulu” tarafından yapılmaktadır. Aile meclisi ile icracı kurullar arasındaki en büyük farkta buradan gelmektedir.
Aile anayasası ve aile meclisi çalışmalarının başlatılması aile şirketleri için önemli bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. Bu çalışmaların başlamasıyla aile ve şirket ayrımı tüm aile üyeleri tarafından kabul edilmiş olacağı gibi bu kuralların sağlıklı bir şekilde uygulanması için gerekli iradenin de gösterileceği taahhüdünde bulunulmuş olmaktadır. Aile meclisinde konuşulacak konular arasında aile bireylerinin bireysel bütçelerinden tutun da şirket ile ilgili önerilere kadar pek çok konu yer almaktadır. Aile meclisinden çıkacak şirket ile ilgili öneriler icracı kurullara iletilmektedir.
Dünyada ve ülkemizdeki pek çok kuruluşta “aile meclisi” ve “aile anayasası” kavramları yerini bulmuştur. Kurumsal yapılarıyla 3. kuşağın ötesine geçmeyi –ki aile şirketlerinde en kritik kuşak 3. kuşaklardır- başarmış Ericsson gibi, BMW gibi markalara sahip olan aileler, bu kurumsal gelişimi başarıyla tamamlamış şirketler arasında yer almaktadırlar. Ülkemizde de bir çok aile şirketi bu yöndeki çalışmalarına hız vermişlerdir.
Aile şirketleri bu değişim ve yeniden yapılanma süreçlerini kendi içlerinde oluşturdukları proje grupları ile yapabilirken pek çok aile şirketi bu konularda çalışan danışmanlık firmalarından profesyonel destek almayı tercih etmektedirler. Danışman firmalardan profesyonel destek almaktaki en önemli gerekçe, bu firmaların farklı şekillerde oluşmuş deneyim ve gözlemlerinden faydalanmaktır. Biz de Türev Danışmanlık olarak kurulduğumuz 1997 yılından bu güne aile şirketlerinde yaşanan yönetimsel problemleri çözmek için oluşturduğumuz Aile Şirketleri Problem Çözüm Merkezi ile aile şirketleri için kurumsallaşma, aile anayasası ve aile meclisi oluşturulması gibi konularda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. İzmir merkezli olan şirketimiz, Türev Yönetim Danışmanlığı, Türev Eğitim Danışmanlığı, Türev Kalite Danışmanlığı ve Türev İnsan Kaynakları danışmanlığı olarak, İzmir dışında İstanbul, Ankara, Eskişehir, Uşak, Antalya, Denizli, Aydın, Bursa, Muğla gibi illerde de faaliyetlerimize devam etmekteyiz. Aile anayasası ve aile meclisi ile ilgili her türlü sorunuzu bulentorta@turev.com.tr e-mail adresime gönderebilirsiniz.
Bülent ORTA
Stratejik Yapılandırma Danışmanı
Türev Danışmanlık Grup Başkanı
www.turev.com.tr
Yorumlar
Yorum Gönder