Napolyon Bonapart, 15 Ağustos 1769’da Carlo Buanoparte ile Marie Letizia Ramolino’nun ikinci oğulları olarak Fransız ordusunun egemenliği altındaki Korsika’da dünyaya geldi. Ana dili Korsikaca olan Napolyon, 1796’da adını değiştirerek Fransızca Napoléon de Bonaparte yaptı.
Fransız sarayının hizmetinde çalışan babası 1711’de soylu ilan edildi ve Napolyon ile kardeşleri babasının bağlantıları sayesinde Fransa’ya gidip eğitim alabildi. 1779’da ağabeyiyle birlikte Fransa’ya giden Napolyon, Brienne’de bulunan bir askeri okula yazıldı. Matematik alanında başarılı olan Napolyon, 1784’te askeri akademiye yazılarak topçu sınıfına girdi.
Babasının ölümünden sonra iki yıl daha eğitim alan Napolyon, 1785’de Valence’de bulunan topçu alayına üsteğmen rütbesiyle katıldı. Aynı yıl Eylül’de izin alarak gittiği Korsika’dan dönmeyen Napolyon, bu nedenle asker kaçağı ilan edildi. Korsika’da Fransa’ya karşı başlatılan bağımsızlık mücadelesine katılan Napolyon, milliyetçi, kralcı ve devrimci kimlikleri arasında sıkışıp kaldı.
Ardından Pasquale Paoli tarafından Korsika’dan sürülerek ailesiyle Fransa’ya kaçtı ve ailesini La Valette’ye yerleştirdikten sonra Fransız ordusuna katıldı. Kralcılar ve İngiliz ittifak kuvvetlerine karşı yürütülen Toulon kuşatmasına topçu subayı olarak katılan Napolyon, bu sırada sergilediği liderlik özellikleri ile dikkat çekti. Tuğgeneralliğe yükseltilerek Fransa ordusunun İtalya kanadındaki topçu birliklerinin başına getirildi.
1795’te İç Güvenlik Kuvvetleri’nin komutanlığına getirilen Napolyon, bu dönemde ülkenin en saygı duyulan askerleri arasına girdi. Bir yıl sonra İtalya’daki ordunun başkomutanı olan Napolyon, Josephine de Beauharnais ile evlendi.
Düğünden kısa süre sonra Alpler ordusunun başkomutanlığına getirildi ve güçlendirdiği ordusuyla Milano’ya girdi. Avusturya ordularını arka arkaya mağlup ettikten sonra 1797’de Viyana’ya doğru ilerlemeye başladı. Nihayetinde 1797’nin Ekim’inde Avusturya ile barış antlaşması imzalandı.
1797 sonunda Paris’e dönen Bonapart, Fransız direktörlere İngiltere istilasında başarılı bir sonuca ulaşmak için önce Mısır’ın işgal edilmesini savundu ve fikrini kabul ettirdi. 1798’de Mısır Seferi’ne çıkan Napolyon İngiliz donanmasını yendi, Malta’yı aldı, sonrasında da İskenderiye’yi ele geçirdi. Piramitler Savaşı’nda Memlükleri yense de İngilizler Abukir Körfezi’nde Fransız gemilerini batırdı.
Amiral Nelson’un başarısı üzerine Osmanlı, Avusturya ve Rusya; İngilizlerin yanına geçerek Fransızlara karşı birlik oldu. Neticede; Napolyon Akka’da Osmanlı direnişininde etkisiyle ordusunu Mısır’da bırakarak 2 gemiyle Fransa’ya döndü. 1799’da hükümet darbesi yapılan Fransa’da yönetimi elinde bulunduran üç konsülden biri olan Napolyon, Birinci Konsül olarak gücü elinde topladı.
Ekonomi ve yönetim şekillerinde bazı değişiklikler yapan Bonapart, 1802’de Fransa Merkez Bankası’nı kurdu. İngiltere ve Avusturya’yla imzaladığı antlaşmalar ile de Avrupa’daki savaşları sona erdirdi. Fakat İngiltere antlaşmaya uymayarak 1803’de İngiltere’ye karşı savaş açtı. 1804’de Napolyon Kanunları’nı çıkartan yönetici aynı yıl kendisini Fransa imparatoru, bir yıl sonra da İtalya kralı ilan etti.
Fransız-İspanyol donanmasının 1805’de İngilizlere yenilmesi üzerine aynı yıl Avusturya ve Rusya’yı mağlup etti. Düşmanlarını arka arkaya bozguna uğratan Napolyon, 1807’de Rus Çarı ile antlaşma yaptı ve Rusya savaştan çekildi. 1810’da Marie-Louise ile ikinci evliliğini yapan Napolyon, bir yıl sonra yasal varisi II. Napolyon’un doğumuyla baba oldu.
1812’de 800 bin kişilik ordusuyla Rusya’ya giren Napolyon ilk başta zafer kazansa da Rusların ülke içlerine doğru ilerlemesi ve zorlu hava koşulları nedeniyle Çar’a antlaşma teklif etti. Fakat teklifi reddedilince Napolyon, Fransa’ya geri dönmek durumunda kaldı. Bu sırada hava koşulları Fransız ordusunun 4’te 3’ünün hayatını kaybetmesine yol açtı.
Yeni bir ordu kurmak isteyen Napolyon, işgücünün azalması ve vergilerin artırılması gibi nedenlerden dolayı halktan olumsuz tepkiler almaya başladı. Kendisini tahttan indirmek için düzenlenen darbe girişimini bastıran Napolyon, 1813’te Leipzig Muharebesi’nde uğradığı yenilgiyle iyiden iyiye sona yaklaştı. 1814’te düşmanın Paris kapılarına dayanmasıyla birlikte Napolyon tahtını bırakarak Elba Adası’na sürgüne gönderildi.

Yorumlar