Ortak merak-ortak tutku-ortak akıl ürünü olanCrowdsourcing, crowd(kalabalık) ve sourcing: (dış kaynak kullanımı) kelimelerinden türetilmiş bir kavramdır. İsim babalığını Wired Dergisi Editörü Jeff Howe’un yapmıştır. Türk iş dünyasında son yıllarda yer almaya başlayan bu kavram ülkemizde kitle kaynak, kalabalıktan yararlanma şeklinde isimlendirilmektedir.
Crowdsourcing kavramı, önceki yıllarda, firmaların uzman kişilere danıştıkları bir konu hakkında kitlelere açık çağrı yaparak meraklı, öğrenmeye ve paylaşmaya istekli kişilerden inovasyon toplulukları oluşturulması ve söz konusu işin daha verimli bir biçimde çözüme kavuşturulması şeklinde açıklanabilir.
Bir amaç uğruna bir araya gelmiş olan kitle, fikir geliştirme noktasında çağrıyı yapmış olan firmaya büyük üstünlük sağlamakta ve alışılagelmiş olan iş yapış tarzına farklı bir perspektif sunabilmektedir. Bununla birlikte, söz konusu kişiler firmaya fayda sağlayarak bireysel tatmin düzeylerini ve yaratıcılıklarını artırmakta, kendilerine maddi kazanç oluşturmakta ve kendilerini önemli atfedebilmektedirler. Kısacası hem kitleleri oluşturan bireyler hem de çağrıyı yapan fayda elde etmektedir.
Devletlerin dahi bu uygulamaya başvurmaya başlaması, işin önemini ortaya koymakta. Örneğin Finlandiya hükümeti telif hakları ile ilgili yeni bir yasa tasarısı için Crowdsourcing yoluna başvurmayı planlamakta. Ayrıca İzlanda’da anayasa değişikliği konusu gündeme geldiğinde, 25 kişilik bir grubun hükümetten bağımsız olarak anayasa taslağı oluşturması ve söz konusu taslağı sosyal medya aracılığıyla kitlelere sunması da konuya örnek mahiyetinde.
Crowdsourcing’e ülkemizde verilebilecek en iyi örnek “Doritos” markasının “Hisseli Tatlar” kampanyasıyla yeni bir cips ve tat arayışını açık çağrı ile kitlelere sunması. Kitlelerin önerilerinin değerlendirilmesi sonucu seçilen en iyi tadın sahibinin Doritos'un hissedarı ve satışlarının %1'ine ortak olması da işin maddi boyutunu sergilemekte.
Crowdsourcing’in her yeni kavramın iş dünyasın girişinde olduğu gibi Türk kültürüne adaptasyonu da doğamız itibariyle şüpheci bir yaklaşıma sahip olmamız, uygulama hızımızın ve birbirimize olan güven düzeyimizin düşük olması nedeniyle zaman alacaktır. Fakat bazen işi en iyi bilen kalabalıklara bırakmanın şirkete yüksek verim ve yaratıcılık sağlayabileceği unutulmamalıdır.
(Bu yazı Platin dergisinin Haziran 2013 sayısında yayınlanmıştır)
Bülent Orta
Türev Danışmanlık Grup Başkanı ve Stratejik Yapılandırma Danışmanı
Yorumlar
Yorum Gönder